İnsan hayatı, bir geminin denizde süzülüşüne benzer. Rüzgâr bazen önümüze eser, bazen de tam tersine, yolumuzu zorlaştırır. Ancak önemli olan, hangi rüzgârın estiği değil, bizim rotamızın olup olmadığıdır. Fransız düşünür Michel de Montaigne’e atfedilen şu söz, bu gerçeği çarpıcı bir şekilde ifade eder: “Gideceği yönü bilmeyene hiçbir liman çare olmaz.”
Bu söz, insanın yaşam yolculuğunda hedef belirlemesinin önemini vurgular. Çünkü hedefi olmayan insan, denizde oradan oraya savrulan bir gemi gibidir. Karşısına çıkan hiçbir fırsat onu gerçekten kurtaramaz, çünkü nereye gitmek istediğini bilmiyordur.
Hedefsizliğin Açmazı
Hayatta bazı insanlar, ne yapmak istediklerine dair bir fikir geliştirmeden yaşarlar. Bir iş bulurlar ama neden o işi yaptıklarını bilmezler. Bir ilişkiye başlarlar ama neden o kişiyle olduklarının farkında değildirler. Günler, haftalar, hatta yıllar geçer, ancak hâlâ içsel bir yönleri yoktur. Bu durumda karşılarına çıkan fırsatlar ne kadar büyük olursa olsun, onları değerlendiremezler. Çünkü hangi limana demir atacaklarını bilmedikleri için her çözüm onlara eksik ya da anlamsız gelir.
Bir hedefi olmayan insan, sürekli olarak bir kurtarıcı bekler. Yeni bir iş, daha iyi bir şehir, yeni bir ilişki ya da büyük bir piyango kazanma umuduyla yaşar. Ancak bunların hiçbiri ona gerçek bir yön veremez. Çünkü esas sorun dış etkenlerde değil, onun kendi iç dünyasında gizlidir.
Rotasını Çizen İnsan İçin Rüzgâr Yardımcıdır
Buna karşın, hayatta bir amacı olan insanlar, zorluklar karşısında daha dirençli ve kararlı olurlar. Nereye gitmek istediklerini bildikleri için, karşılarına çıkan fırsatları daha iyi değerlendirirler. Tıpkı denizde seyreden bir geminin rüzgâra karşı yelken açabilmesi gibi, hedef sahibi insanlar da karşılarına çıkan engelleri aşarak yollarına devam edebilirler.
Tarih boyunca büyük başarılar elde etmiş insanların ortak noktası, hedeflerini net bir şekilde belirlemeleridir. Bir bilim insanı, bir sanatçı ya da bir girişimci... Hepsinin en önemli özelliği, hangi limana ulaşmak istediklerini bilerek yola çıkmalarıdır.
Çözüm: Önce Kendini Tanı, Sonra Yola Çık
Bir insanın yönünü belirleyebilmesi için öncelikle kendini tanıması ve ne istediğini keşfetmesi gerekir. Kendi iç sesini dinleyen, tutkularını anlayan ve hayatına anlam katan şeyleri fark eden biri, hedeflerini de daha sağlıklı bir şekilde belirleyebilir.
Elbette bu yolculuk kolay değildir. İnsan zaman zaman kararsız kalabilir, hedeflerini sorgulayabilir. Ancak önemli olan, tamamen hedefsiz kalmamaktır. Küçük bile olsa bir yön tayin etmek, yol boyunca yönü değiştirmekten her zaman daha iyidir.
Sonuç
Montaigne’in bu vecizesi, insanın yaşamını şekillendiren temel bir gerçeği hatırlatır: Yolunu bilmeyen için hiçbir liman çare değildir. Hayat, ancak yönü olanlar için gerçek anlamda fırsatlar sunar. Bu nedenle, herkesin kendine şu soruyu sorması gerekir: Ben hangi limana ulaşmak istiyorum?
Eğer bu soruya net bir cevap verilemiyorsa, en büyük tehlike rüzgârın insanı sürükleyerek hiç istemediği yerlere götürmesidir. O yüzden, önce yönümüzü belirlemeli, sonra yelkenleri açmalıyız.
Michel de Montaigne'in yazılarından bir örnek vermek gerekirse, ünlü Denemeler (Essais) adlı eserinden bir bölüm paylaşabiliriz. Montaigne, kişisel gözlemlerini ve felsefi düşüncelerini özgün bir üslupla kaleme almıştır. İşte onun yazım tarzını yansıtan bir pasaj:
Cahillik Üzerine (Denemeler, Kitap I, Bölüm 25)
"Cahil olan kimse kendini hep bilgili zanneder. Gerçek bilgelik ise, cehaletini kabul etmekten geçer. Birçok insan bilmediği konular üzerine büyük bir kesinlikle konuşur, hatta hüküm verir. Oysa gerçekten bilgili biri, ne kadar az şey bildiğinin farkında olarak konuşur. Bu yüzden, kendimizden şüphe etmek, bilgelik yolunda atılmış en önemli adımlardan biridir."
Bu türden denemelerinde Montaigne, insan doğasını, bilgiye ulaşma sürecini ve bireyin kendini keşfetme yolculuğunu işler. Günlük yaşamdan örnekler vererek ve kişisel deneyimlerini aktararak felsefi düşüncelerini sade ama etkileyici bir dille anlatır.
Yorum Gönder