Bir zamanlar, bir dervişe sormuşlar: "Deve türkü söyler mi?" Derviş, gülümseyerek şu yanıtı vermiş: "Dinleyecek eşek bulursa, gazel bile okur." Bu kısa ama derin hikâye, günümüz insan ilişkilerinin temel sorunlarını anlamak için önemli bir metafor sunuyor.
Bir dost meclisinde, dervişin bu sözünü hatırlatan bir olaya şahit oldum. Arkadaş grubumuzda, sürekli konuşmayı seven biri vardı. Konuşurken etrafındakilerin ilgisiz bakışları arasında kelimeler adeta havada asılı kalıyordu. Ama o, bir gün dikkatle dinleyen yeni birini bulduğunda, hiç bitmeyecekmiş gibi hikâyeler anlatmaya başladı. Bu olay bana, dinleyicinin değerini ve insan ilişkilerinde iletişimin çift taraflı bir süreç olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Herkes Konuşuyor, Ama Kimse Dinlemiyor
Günümüzde insanlar arasında iletişim hiç olmadığı kadar arttı. Sosyal medya, mesajlaşma uygulamaları, sesli notlar... Ancak bu iletişim çoğu zaman tek taraflı bir monologdan ibaret. Hepimiz anlatmak istiyoruz; hikayelerimizi, fikirlerimizi, dertlerimizi paylaşmak istiyoruz. Ama gerçekten dinleyen birini bulmak, çölde su bulmak kadar zorlaştı.
Bir deve, dinleyecek eşek bulduğunda gazel okuyorsa, insanlar da samimi bir dinleyici bulduğunda içlerindeki duyguları, fikirleri ve hayalleri en derin şekilde ifade ederler. Ancak sorun şu ki; dinleyici sayısı, anlatıcı sayısından çok daha az. Bu dengesizlik, insan ilişkilerinde bir kopukluk yaratıyor.
Dinlemek, İlişkiyi Güçlendiren Bir Sanattır
Bir dervişin bu sözü, dinlemenin pasif bir eylem olmadığını, aksine ilişkileri şekillendiren güçlü bir sanat olduğunu gösteriyor. Dinlemek, sadece birinin sözlerini duymak değil, aynı zamanda onların hislerini, düşüncelerini ve niyetlerini anlamaya çalışmaktır.
Bunun en güzel örneklerinden biri, anne ile çocuk arasındaki ilişkilerdir. Çocuk bir derdini anlatırken, annenin gözleri telefon ekranına dalmışsa, çocuk zamanla kendini önemsiz hisseder. Ama anne dikkatle dinler ve çocuğun hislerini paylaşırsa, aralarındaki bağ güçlenir.
Sonuç: İyi Bir Dinleyici Olmak Bir Erdemdir
Dervişin hikâyesinden çıkarılacak ders, her insanın bir hikâyesi olduğudur. Ancak bu hikâyelerin var olması için samimi bir dinleyiciye ihtiyaç vardır. Günümüzde herkesin anlatmak istediği bir şeyler varken, dinleyenlerin azlığı, insan ilişkilerindeki temel sorunlardan biri haline geliyor.
İyi bir dinleyici olmak, anlayışlı ve empatik bir insan olmayı gerektirir. Dinlemek, sadece başkalarına değer verdiğimizi göstermekle kalmaz, aynı zamanda ilişkilerimizi daha derin ve anlamlı hale getirir. Bu yüzden, bir dahaki sefere biri size bir şey anlatmak istediğinde, gerçekten dinlemeyi deneyin. Belki de o kişi, içindeki en güzel hikâyeyi veya hayalini paylaşmak için hazırdır.
Unutmayalım, dinlemek; karşı tarafa değer verdiğimizi, onun varlığını önemsediğimizi göstermenin en güçlü yollarından biridir. Çünkü bazen, sadece dinleyen biri olduğunda, en güzel sözler ve en derin duygular ortaya çıkar.
Yorum Gönder