Ahmet, uzun zamandır iş arıyordu. Üniversiteden mezun olduktan sonra büyük hayaller kurmuştu ama gerçek hayat ona başka şeyler göstermişti. Diploması vardı, bilgisi de… Ama bir türlü istediği işe giremiyordu.
Bir gün, büyük bir şirkette muhasebe departmanında işe alınacağı haberi geldi. Sevincinden havalara uçtu. Hemen gerekli belgeleri hazırlamaya başladı. Diploma, nüfus cüzdanı fotokopisi, sağlık raporu, sabıka kaydı… Liste uzayıp gidiyordu. "Sanki işe ben değil, belgeler alınacak!" diye düşündü içinden.
Tüm belgeleri tamamladı ve büyük bir heyecanla şirkete gitti. Müdür, evrakları tek tek inceledi ve başını salladı. "Her şey tamam görünüyor, yarın başlayabilirsiniz." dedi. Ahmet mutlu oldu ama bir şey dikkatini çekti: Müdür, onunla neredeyse hiç konuşmamıştı. Yetkinlikleri, iş yapma biçimi, hayalleri, hedefleri… Bunların hiçbirini sormamıştı. Sadece belgelerine bakmış ve karar vermişti.
İşe başladıktan birkaç hafta sonra fark etti ki, şirkette her şey belgelerle işliyordu. Bir şey mi isteyeceksin? Dilekçe yazmalısın. Tatile mi çıkacaksın? Form doldurmalısın. Çalıştığını kanıtlamak mı istiyorsun? Resmi yazılar lazım. Her şey belgeler üzerine kuruluydu.
Günlerden bir gün, Ahmet’in yanına şirkette yıllardır çalışan Mehmet Bey geldi ve ona bir sır verdi:
"Burada her şey belgelerle yürür ama asıl önemli olan insanın işini nasıl yaptığıdır. Eğer gerçekten başarılıysan, belgesiz de değer görürsün. Ama eğer sadece belgelerle var olmaya çalışıyorsan, bir gün o belgeler de seni kurtaramaz."
Ahmet bu sözleri uzun uzun düşündü. Gerçekten de bazı çalışanlar, yüksek diplomalarına rağmen başarısızdı. Ama bazıları, belki de çok fazla belgesi olmasa da, işlerini tutkuyla yaparak şirketin vazgeçilmez isimleri olmuşlardı.
O günden sonra Ahmet, belgelerin gerekliliğini reddetmedi ama asıl değerli olanın insanın becerisi, dürüstlüğü ve iş ahlakı olduğunu anladı. Bir süre sonra sadece belgeleriyle değil, başarısıyla da tanınan biri haline geldi.
Ve en sonunda, bir gün şirkette önemli bir terfi duyurusu yapıldığında, Ahmet’in adı geçti. Müdür ona baktı ve gülümseyerek, “Sana güveniyoruz, Ahmet. Sen sadece belgelerinle değil, işinle buradasın.” dedi.
Ahmet o an anladı ki, gerçek başarı bir kâğıt parçasına değil, insanın emeğine ve karakterine bağlıydı.
Her meslek için belge şartının olması, sistemin düzenli işlemesini sağlamak, insanların yeterliliklerini belgelemek ve toplumu olası hatalardan veya sahtekârlıklardan korumak amacıyla getirilmiş bir zorunluluktur. Ancak bu durum zamanla aşırı bürokratik bir yapıya dönüşerek insanların yetenek ve deneyimlerinden çok, sahip oldukları belgelere odaklanan bir sistem yaratmıştır.
Belge Şartı Neden Var?
-
Güvenlik ve Standartları Koruma
- Özellikle sağlık, hukuk, mühendislik ve eğitim gibi kritik mesleklerde, yanlış bir uygulama insanların hayatına mal olabilir. Örneğin, bir doktorun yeterliliğini kanıtlayan bir diploması olmasa, tıbbi hatalar büyük felaketlere yol açabilir.
-
Bilgi ve Beceri Seviyesini Kanıtlama
- Bir kişinin gerçekten bir mesleği icra edebilecek düzeyde olduğunu gösteren en temel şey belgelerdir. Eğitim aldığını, gerekli becerileri edindiğini kanıtlamanın resmi yolu budur.
-
Haksız Rekabeti Önleme
- Meslek gruplarında belli bir eğitim ve deneyimden geçmemiş kişilerin iş yapmasını engellemek, hem mesleğin itibarını korur hem de yetkin olmayan kişilerin piyasada haksız kazanç elde etmesini engeller.
-
Yasal ve Kurumsal Düzenin Sağlanması
- Belgeler, devletin ve kurumların düzenleyici mekanizmaları oluşturmasını sağlar. Lisanslar, sertifikalar ve diplomalar, bir kişinin yasal olarak o mesleği yapabileceğini gösteren resmi evraklardır.
Peki, Sistem Neden Sadece Belgeler Üzerinden İşliyor?
Zamanla belge zorunluluğu, gerçekten yetkin insanları seçmekten çok, formalitelere uyan insanları öne çıkaran bir hale geldi. Yetenekli ancak belgeleri eksik olan birçok kişi, iş bulmakta zorlanıyor. Örneğin, çok iyi yazılım bilen biri, eğer resmi bir üniversite diploması yoksa büyük şirketlerde işe girmekte zorlanabiliyor. Oysa bu kişi, kendi kendine öğrenerek başarılı projeler geliştirmiş olabilir.
Bürokrasi arttıkça sistem, gerçek yetkinliği ölçmekten çok, kurallara uygunluğu kontrol eden bir mekanizmaya dönüştü. Çoğu zaman belgeler, sadece bir "kapı açıcı" olarak görülmeye başlandı ve insanlar belgeleri almak için bilgiye değil, prosedürlere odaklanmaya başladı.
Çözüm Ne Olmalı?
-
Sadece Belgeye Değil, Yeteneğe de Bakılmalı
- Şirketler ve kurumlar, işe alım süreçlerinde sadece diploma ve sertifikalara bakmamalı, bireylerin gerçek yeteneklerini de değerlendirmeli. Özellikle teknoloji, sanat ve yaratıcılık gerektiren alanlarda yetenek testleri ve pratik uygulamalar daha önemli olmalı.
-
Alternatif Yollar Geliştirilmeli
- Bazı ülkelerde belirli mesleklerde diploma zorunluluğu yerine, meslek sınavları ve tecrübeye dayalı yeterlilik testleri getirilmeye başlandı. Böylece insanlar, belgeye sahip olmasalar bile bilgilerini ve becerilerini göstererek iş bulabiliyor.
-
Deneyim ve Pratik Bilgi Daha Fazla Önemsenmeli
- Eğitim sistemleri, sadece teorik bilgi değil, pratik uygulamaları da içermeli. Gerçek hayatta işe yarayacak becerileri öğreten bir sistem, belge bağımlılığını azaltabilir.
Sonuç
Belgeler, düzenin sağlanması için gerekli olsa da, insanın gerçek yeteneklerini göstermeye yetmez. Asıl önemli olan, belgenin arkasındaki insanın ne kadar bilgili, yetenekli ve etik olduğudur. Gelecekte, belgelerin yanında yeteneklerin ve pratik bilginin de değerlendirilmesi gereken bir sistem oluşturulursa, hem bireyler hem de toplum için daha adil bir işleyiş sağlanabilir.
Yorum Gönder