Günümüz dünyasında, insanlar sürekli bir koşturmaca içinde. Daha fazlasını başarma, her şeyi kontrol etme ve her şeyin bir an önce gerçekleşmesini isteme telaşı, bizleri hem zihinsel hem de fiziksel olarak yıpratıyor. Oysa hayat, acele edilmeden, olması gerektiği gibi yaşandığında anlam kazanıyor.
Kimi zaman, elimizden gelenin en iyisini yaptığımız halde istediğimiz sonuca ulaşamayabiliriz. İşte tam da bu noktada, kendimize şu soruyu sormamız gerekiyor: “Acaba bu durum, hayatımın beni yönlendirdiği daha iyi bir yere gitmem için bir adım olabilir mi?” Çünkü her şey, olması gerektiği gibi, kendi ritminde gerçekleşir. Bu ritme güvenmek, hayata olan inancımızı artırır.
Telaş Yerine Kabullenmek
Telaşlanmak ve her şeyin kontrolünü elimizde tutmaya çalışmak, çoğu zaman enerjimizi boşa harcamaktan başka bir işe yaramaz. Çünkü hayat, bizden daha büyük bir plana sahip. Ne kadar çaba sarf edersek edelim, kontrol edemeyeceğimiz şeyler her zaman olacaktır. Örneğin, bir çiçeğin açması için ne kadar su verirseniz verin, o çiçek sadece kendi zamanında açar. Hayatta da bazı şeyler, sadece zamanı geldiğinde gerçekleşir.
Bir iş görüşmesinde başarısız olmak, beklediğiniz bir haberin gecikmesi veya istediğiniz bir şeyin hemen gerçekleşmemesi... Bunların her biri, aslında sizi daha doğru bir yola yönlendiren duraklardır. Olması gereken her şey, zamanı geldiğinde, doğru bir şekilde hayatımıza dahil olur.
Düşüncelerinizi Yeniden Şekillendirin
Kendi düşüncelerimizi kontrol etmek, hayatta kontrol edebileceğimiz en güçlü şeylerden biridir. Kendimize, “Her şey, beni nihai hedefime yönlendirmek için oluyor” dediğimizde, yaşadığımız olumsuzlukların üzerimizdeki etkisi azalır. Zihnimizi sürekli olarak “Neden olmadı?” ya da “Ne zaman olacak?” gibi sorularla yormak yerine, “Bunun da bir sebebi var” diyerek ilerlemek, daha sağlıklı bir ruh hali sağlar.
Hayatı Akışına Bırakmak Cesaret İster
Hayatı akışına bırakmak, bir nevi cesaret işidir. Çünkü bu, bilinmeyene güvenmeyi, kontrolü bırakmayı ve gelecekle ilgili endişelerimizi geride bırakmayı gerektirir. Ancak bu cesareti gösterdiğimizde, yaşam bize güzelliklerini yavaş yavaş sunar. İstediğimiz bir şey gerçekleştiğinde duyduğumuz mutluluğu düşünün; bir de, tam zamanında gerçekleştiğinde hissettiğimiz tatmini... Sabır ve inanç, bu tatmini daha derin hissetmemizi sağlar.
Sonuç: Sağlıklı ve Yavaş Bir Yaşam
Hayat, bizden sürekli olarak hızlı olmamızı ve bir şeyleri bir an önce başarmamızı istemiyor. Aslında bize, “Dur ve sakinleş” diyor. Bu mesajı ne kadar erken fark edersek, o kadar huzurlu bir yaşam süreriz. Olması gereken her şey, sağlıklı ve yavaş bir şekilde gerçekleşir.
Belki de yapılması gereken tek şey, inandıklarımıza sıkıca sarılmak ve hayata güvenmek. Çünkü bir şeyin olacağı varsa, o zaten olacaktır. Acele etmeye, telaşlanmaya gerek yok. Unutmayın, hayatın ritmi bizim ritmimizden daha bilgece işler. Bunu kabullenmek, gerçek huzura giden kapıyı açar.
Yorum Gönder