İnsan Olmanın Tadını Çıkarmak

Hayat, bize her gün yeni bir sayfa açıyor. Kimi zaman bu sayfa bembeyaz, kimi zaman ise gölgelerle dolu. Ama ne olursa olsun, nasıl yazacağımız bizim elimizde. Karanlığı seçmek de, aydınlığı kucaklamak da bir tercih. Kin tutmak, geçmişin yükünü sırtımıza alıp yürümek gibi; ağır ve yorucu. Oysa güzel bir insan olmanın, kalbi ferah tutmanın, düşünceleri serinlemenin verdiği hafiflik bambaşka.

Bir Adamın Seçimi

Ali Bey, ellili yaşlarında bir adamdı. Yıllardır çalıştığı dükkânı vardı, kendi halinde bir esnaf. Bir gün, eski bir dostuyla karşılaştı. Yıllar önce aralarına giren bir anlaşmazlık, dostluklarını bitirmişti. Karşısındaki adamı gördüğünde, içinde bir öfke kıpırdadı. "Bana yaptıklarını unutmadım," diye düşündü. Ama sonra, annesinin yıllar önce söylediği bir söz aklına geldi:

"Vicdanını sevmeyi öğren, onu ağır bir yük gibi taşıma."

O an derin bir nefes aldı. Eski dostuna tebessüm etti ve başıyla selam verdi. Karşısındaki adam şaşırdı ama gözlerinde bir minnet belirdi. Kin tutsaydı, günü karanlığa boğacaktı. Ama affetmeyi seçti, böylece içinde bir serinlik hissetti.

Geçmişi Unutma Ama Orada Takılıp Kalma

İnsan geçmişini unutmaz, unutmamalıdır da. Ama onu bir zincir gibi boynuna dolarsa, geleceğe yürüyemez. Dün yaşananları hatırlamak, ders almak içindir. Olaylara takılıp kalmak ise insanı esir eder. Hayat bir akarsu gibidir, durgunlaşan su kokar. Geçmişin içine kapanmak, zamanın akışını görmemek demektir.

Bir gün, yaşlı bir bilgeye bir genç geldi ve dedi ki:

— “Geçmişte yaşadığım acılar yakamı bırakmıyor.”

Bilge, eline bir bardak su aldı ve gence verdi:

— “Bu bardağı bir süre tut bakalım.”

Genç, bardağı tuttu. Beş dakika geçti, kolu hafifçe ağrımaya başladı. On dakika geçti, artık bardağı tutmak zorlaşıyordu.

Bilge sordu:

— “Ne hissediyorsun?”

— “Kolum yoruldu, bırakmak istiyorum.”

Bilge gülümsedi ve dedi ki:

— “İşte geçmiş de böyledir. Bırakmadıkça, ağırlığı artar.”

Genç, bardağı yerine koydu. Hafiflediğini hissetti.

İlk Aklına Gelen Sözü Söyleme

Dil, insanın en güçlü silahıdır. Bir söz, kalp kırar ya da tamir eder. Bu yüzden insan, öfkeyle hareket etmemeli, ilk aklına geleni hemen söylememelidir. Düşüncelerini süzmeli, kalbini dinlemeli.

Bazı anlar vardır, bir anlık öfkeyle söylenen bir söz, yıllarca unutulmaz. Oysa bir insanın vicdanı temizse, ruhu hafif olur. Gece başını yastığa koyduğunda rahat uyur.

İnsan Olmanın Tadını Çıkar

İnsan olmak, sadece nefes almak değildir. İnsan, güzel bir insan olmayı seçmelidir. Kendi içinde ışık yakmalı, karanlığa teslim olmamalıdır. Kin, nefret, öfke gibi yükleri sırtından atmalıdır.

Kendine bir iyilik yap. Kalbini ferah tut.

Hayatı, insan olmanın tadını çıkararak yaşa.

İyiliği Seçmek: Hayatın Gizli Anahtarı

İnsan, her gün bir yol ayrımındadır. Öfke mi, anlayış mı? Kin mi, hoşgörü mü? Karanlık mı, aydınlık mı? Seçimlerimiz, iç dünyamızı şekillendirir. Herkesin kalbinin bir terazisi vardır. Kimileri bu teraziyi öfkeyle ağırlaştırır, kimileri ise iyilikle dengeler.

Ali Bey’in hayatı o gün değişmişti. Küçük bir tebessüm, eski dostuyla yeniden köprü kurmasına vesile olmuştu. Yıllardır içinde taşıdığı yükün hafiflediğini hissetti. Birkaç gün sonra eski dostu dükkânına uğradı. Elinde bir demet taze çiçek vardı.

— “Teşekkür ederim,” dedi. “Bunca yılın ağırlığını bir gülümsemeyle kaldırdın.”

Ali Bey o an anladı: İyilik bazen küçücük bir hareketti. Ama insanın yüreğinde devrim yaratırdı.

Kendini Özgür Bırak

İnsan bazen kendi zihninin mahkûmu olur. Geçmişe saplanıp kalır, yanlışları tekrar tekrar düşünür, söylenen bir sözü unutmamaya çalışır. Oysa özgürlük, affetmekle başlar. Özgürlük, insanın kendi kalbine şefkatle bakabilmesidir.

Eğer içinde bir ağırlık varsa, kendine şu soruyu sor:

"Bu yükü taşımak bana ne kazandırıyor?"

Çoğu zaman cevabın "hiçbir şey" olduğunu göreceksin. Çünkü kin, sadece taşıyanı yıpratır. Öfke, sadece sahibine zarar verir.

Bir bilge der ki:

"Ağır bir taş taşımaktan yorulduğunda, onu yere bırakman gerektiğini hatırla."

Kendi içine dön, vicdanına sarıl ve onu rahat bırak. Göreceksin ki hayat daha hafif, daha güzel olacak.

İçindeki Çocuğu Unutma

Hepimiz bir zamanlar çocuktuk. Kalbimiz saf, sevgimiz hesapsızdı. Bir oyuncağı paylaşmaktan çekinmezdik. Birinin gözyaşını silmek için elimizden geleni yapardık. Peki, büyüdükçe neden bu masumiyeti kaybettik?

İçindeki çocuğu hatırla. Onun ne kadar iyi olduğunu, ne kadar temiz hissettiğini… Çünkü insan olmanın en güzel yanı, içindeki iyiliği her zaman yaşatabilmektir.

Kendine bir iyilik yap. Kalbini serin, ruhunu hafif tut. Kin yerine sevgiyi, öfke yerine anlayışı seç. Ve her gün aynaya baktığında kendine şunu söyle:

"Ben, güzel bir insan olmayı seçiyorum."

Çünkü hayat, bu seçimi yapanlar için gerçekten yaşanmaya değerdir.


Post a Comment

Daha yeni Daha eski